24 Mayıs 2010 Pazartesi

BAŞKAN ve TARAFTARLIK

Aziz YILDIRIM. Fenerbahçe Spor Kulübünün 13 yıldır başkanlığını yapıyor. Bu süreç içinde 2 kez alınan sonuçlar nedeniyle "istifa" etse de taraftarın isteği nedeniyle tekrar görevinin başına döndü ve son yapılan gnel kurulda 3 yıllığına tekrar Başkan seçildi.
İlk başkanlığa seçildiği tarihten bu güne Fenerbahçe'nin tesis ve ekonomik olarak gösterdiği gelişim inkar edilemez. Taraftar kart, Fenerium vb uygulamalar ile Fenerbahçe Spor Kulübünün ekonomik olarak kaç kat büyümüş olduğu ortada.
Bugün ülkemizde en modern stadlardan biri haline gelen Şükrü SARAÇOĞLU stadı başkanın en büyük ve akıllıca projesi. Doğal olarak da medarı iftiharı.
Aziz Yıldırım döneminde amatör branşların geldiği nokta da göz kamaştırıcı. Ama ne yazık ki bu ülkede spor futboldan ibaret ve başarı da alınan kupalarla belirleniyor. Neredeyse 30 yıldır alamadığımız Türkiye Kupasında son 10 yılda 6 kez finalde oynamak yetmiyor çünkü kupayı alamadık. Son 13 yılda Süper Ligde sadece 4 kez şampiyon olduk.
Futbolun artık başlı başına bir endüstri haline geldiği günümüzde BAŞKAN olmak zor. Zamanınızı , paranızı kulüp için harcamak zorundasınız. İstediğiniz kadar işin başına sportif direktör getirin, sorumlulukları ve yetkileri Teknik Direktöre verin farketmez. Başarı da başarısızlıkta sizin şahsınıza bağlanır.
Başka ülkelerde takım başkanlarını halk bilmez derler, Arsenal'in başkanını medyada göremezsiniz ama biz de kulüpler Başkanları ile tanınır der medya ama Başkana dayalı sistemin değişmesini de istemez. Her maç çıkışı tüm kameralar size döner, muhabirler mikrofonu size uzatır. Başkan olduğunuzda maçı izlerken bile rahat yoktur. Gol atıldığında coşkunuzu taraftar gibi yaşayamazsınız, gol kaçtığınızda taraftar gibi tepki göstermezsiniz çünkü nerdeyse tüm kameralar sizi çekiyordur. Ben bir kulüp başkanı olsam takımımın hiçbir maçını protokol tribününde izlemem gelen hiç bir kulüp yetkilisini de protokol tribününde maç izlemeye mahkum etmem. Fenerbahçe kulübü başkanı olsam gelen rakip takım yöneticilerini maç başlamadan önce stadın kapısında karşılar ve onlara tahsis edeceğim bir locaya kadar eşlik ederim. Her türlü ihtiyaçlarının karşılanması talimatını verir ve kendi yöneticilrimle birlikte izleyeceğim locaya geçerim. Başkan da bir taraftardır. Onun da maç esnasında taraftar gibi davranma hakkı vardır. Gol atıldığında taraftar gibi sevinecek, kaçırıldığında veya gol yediğinde taraftar gibi saçını başını yolacak tepki verecektir.
Umarım bu konuda ilk adımı Aziz Başkan atar ve bu uygulamayı hayata geçirir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder