7 Nisan 2010 Çarşamba

RAKİP AYNI RAKİP AMA SONUÇ FARKLI...

Aroma Erkekler Voleybol Liginde Yarı Final eşleşmesinde rakibimiz Arkas olunca Fenerbahçe'yi izleme şansım olacağı için sevinmiştim. İlk maçı İstanbulda çok iyi oynamış ve bana göre kaliteli geçen maçı hakederek 3-0 almıştık. Voleybol Federasyonu maçı Pazartesi günü saçma sapan bir saate 15.30 a koymuş olsa da Fenerbahçe erkek takımına (Sevgili Gürol'un kulakları çınlasın) haksızlık etmemek için ve ayağıma kadar gelen bu fırsatı kaçırmamak için tüm işlerimi ayarlayarak maça gittim.
Maçın başlaması ile bitmesi bir oldu. Yaklaşık 1 saatte set bile alamadan 3-0 mağlup olduk. Takımı tanımakta zorluk çektim. Cuma günü makine düzeninde oynayan takım gitmiş yerine ruh gibi dolaşan 7 kişi üzerlerine Fenerbahçe forması giyerek sahaya çıkmıştı. Bir blok yapan, dublaja giren olmadığı gibi takımı motive edecek bir şeyler yapmak için çaba harcayan biri bile yoktu. Serkan ilk defa sahaya çıkmış, voleybol nasıl oynanır, libero ne iş yapar yaşayarak görerek öğrenmeye çalışan biri gibi idi. Arslan sakat mıydı yoksa sakatlığı psikolojik olarak oynamasına mı engel oluyordu anlayamadım. Her zamanki etkili servislerini atmaya korktuğu için etkisiz plase servisler atıyordu ki sadece atmış olmak için atıyordu. Coşkoviç, Emre, Gardner Divis ve Özkan ne yaptılar anlamıyordum. Ve Demeter takımdaki tüm oyuncular bu kadar dökülürken 2. sette farkda açılmışken Burak'ı Arslan'ın yerine oyuna sokuyor ama son sete tekrar Arslan ile başlıyordu. Son sette de bir ara Cengizhan'ı oyuna alıyor bizim tribünden izlediğimiz gibi saha içinden takımı izliyordu.Hakemler ise Fenerbahçe'nin bu kadar kötü olduğu bir gün de bile ufak ufak Arkas'a destek oluyorlardı. Messaroz bir servis atışında çizgiye basıyordu çizgi hakemi bayrak kaldırıyor bizim oyuncular ve teknik heyet bunu görüyor ama hakemin oynatmasına isyan etmiyorlardı. Tribündeki Genç Fenerbahçeliler de Arkas'ın Altay'dan devşirme taraftarının "Sorması ayıptır niye geldiniz " tezahüratlarına "Her zaman her yerde En BÜYÜK FENERBAHÇE" diye cevap vererek takıma sahip çıkmaya çalışıyordu.
Pazar günü kızlarımızın İndesit Şampiyonlar Liginde Dörtlü Finalin final maçını 2-0 dan 2-2 ye getirmelerine rağmen 3-2 yenilmelerine çok üzülmüştüm. Ama Arkas'a 3-0 yenilmemize üzülmek değil SİNİR olmuştum. Bir takım kötü oynayabilir, yenileblir ama hiç mücadele etmez, bitse de gitsek anlayışı ile oynarsa hele de bu takımın üzerinde bizim kutsal saydığımız Fenerbahçe forması olursa SİNİRLENİRİM. Bu nedenle de Salı günü akşam saat 20.00 de ki maça gidip gitmemek konusunda tereddüt yaşıyordum. Ama serde "FENERBAHÇE'LİLİK" olunca her şeye rağmen maça gitmeyi tercih ettim.
Takım bu maça klasik forma ile çıktı. Değişen sadece üzerlerine giydikleri forma değildi. Benim görmek istediğim RUH da mücadele de anlayış da sahada idi. Her topa atladılar, kıyasıya mücadele ettiler. Servis atarken de, servis karşılarken de az hata yaptılar. Yardımlaşmaları da anlaşmaları da bir önceki günle kıyaslanmayacak kadar iyi idi. Hakemlerin Arkas'a destek olmaya çalışmalarına bile aldırmadılar. Maçta top oyunda iken birisi düdük çalınca bana göre hakem doğru bir karar ile servis tekrarı verdi, bir de tüm maç boyunca çalmadığı top taşımayı 3. setin en kritik anında 24-23 ken Gardner'e çaldı ki bana doğru karar gibi geldi. Ama 3. sette 14-12 iken bizim aleyhimize bir file hatası verdiler ki çok yanlıştı ve bir anda Arkas 15-13 yapıp bizi setten koparacaktı neredeyse.
Pazartesi 15.30 da hiçbirşey oynamadığımız maçı 3-0 kaybetmiştik. Aradan sadece 28 saat geçtikten sonra voleybol adına her şeyi doğru olarak yaptık ve hak ederek maçı 3-0 aldık. Ve seride durumu 2-1 yaptık. Şimdi İstanbul'da alacağımız bir galibiyet bizi geçen seneki gibi finale taşıyacak.
Finaldeki rakibimiz İBB yi üç maçta da yenmeyi başaran Ziraat Bankası olacak. Şahsen Ziraat'ı bekliyordum. Ve bunu çok istemiyordum. Ligin sondan bir önceki haftasında Ankara'da Ziraat Bankasını 3-0 yenmiştik. Ama o maçta Celitans sakatlığı nedeniyle oynamamıştı ve sezonu kapattığı söylenmişti. Ben de bu nedenle 6Saray'ın playofflarda Ziraat Bankasına üstünlük sağlayabileceğini düşünmüştüm. Ama ilk 6S karşılaşmasında bile Celitans oynamış ve sakatlıktan çıkan bir oyuncu gibi bir görüntü çizmemişti. Ve 6Sarayı da rahat elediler. Bence İBB yi bile rahat geçtiler.
Cuma günü Arkas'ı İstanbulda yeneceğimizi ve Ziraat Bankası ile finali oynayacağımızı düşünüyorum. Ancak Ziraat Bankası karşısına Pazartesi günü izlediğim Fenerbahçe mi yoksa Salı günkü Fenerbahçe mi çıkacak merakla bekliyorum...
Bu arada Sevgili Gürol bu yazacaklarımdan hoşlanmayacak belki ama bu maç sonrası gördüklerim Fenerbahçe ile Fenerbahçe Acıbadem arasındaki farkı ve taraftarın neden Fenerbahçe Acıbadem'i tercih ettiğini çok iyi anlamama neden oldu.
Sonuca odaklanmadan her iki maç sonrası da taraftar Arslan'dan takımı tribüne getirmesini istedi. İkinci maçta "lütfen" geldiler. İki maçta da önümdeki genç kız elinde yazdığı pankartla Arslan'dan formasını istedi. İkinci maçta ben de çaba harcadım ve Arslan en sonunda pankartı gördü ve o kaptan o gencecik taraftara omuz silkti. Belli ki bu genç kız sana hayran o formayı versen ne olacak, koskoca Fenerbahçe takımı sana bir tek forma verdi de yıkayıp yıkayıp bu formayı mı giyiyorsun.
Kızlarımız taraftara beste yapıp söylüyor, her maç sonrası tribünü alkışlıyor karşılıklı sarı lacivert şampiyon FENER diye tezahürat yapıyor erkek takımımız kuru bir alkışla ayrılıyor. Benim gördüğüm Bir tek Divis maç sonrası Fenerbahçe taraftarının formasına imza atmak için tribüne geldi. O zaman bu taraftar kimi başının tacı yapacağını gayet iyi biliyormuş sevgili Gürol...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder